Ula Gene Düşeceğuz !!

Geçen hafta Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü WIPO’nun yayınladığı Küresel İnovasyon Endeksi 2018 sonuçları açıklandı. Muhtemelen pek az televizyon kanalı ya da gazetede haber olmuştur.

Pek nasıl durumumuz derseniz, bu habere yer veren pek az yayından biri olan Sözcü’de Nuray Tarhan imzalı haberden yararlanarak cevap vereyim. Haber özetle şöyle:

“ 126 ülkenin bulunduğu sıralamada geçen yıla göre 7 basamak gerileyerek 50’nciliğe düşen Türkiye, geçen yıl 127 ülke arasında 43. sırada yer alıyordu. Türkiye, bu sıralamayla “kalkınmışlık düzeyine göre beklenen seviyenin altında performans sergileyen ülkeler” sınıfına düştü.

İSVİÇRE 3 YILDIR BİRİNCİ

İsviçre son 3 yılda birinciliğini korurken, 2018 yılında ilk 5 ülke arasına Singapur’un dahil olmasıyla ABD 6’ncı sıraya geriledi. Endekste en hızlı yükselen ülkeler ise İsrail ve Çin. İsrail 2018 yılında önceki yıla göre 6 sıra ilerleyerek 11’nci olurken, Çin de 5 sıra ilerleyerek 17’nci sıraya yerleşti.

GÜNEŞ ÜLKESİYİZ AMA İCADIMIZ BİLE YOK

Türkiye, araştırmadaki ana kriterlerden birisi olan patent ve icat konusunda da oldukça geri durumda. Kişi başına milli gelire patent oranında İsviçre’nin puanı 17.4’ken bizimki sadece 3.4. İklim olarak avantajlı olduğumuz halde güneş enerjisi konusundaki icatlarda da oldukça geriyiz. Güneş enerjisi sektöründe nüfus başına düşen icat sayısında ilk 20 ülke arasında bile yokuz. Japonya’nın 1 milyon kişiye 250 icatla ilk sırada yer aldığı listede 220 ile Güney Kore ikinci, 65 icatla Almanya üçüncü sırada geliyor. “

 

Almanya 3. Sırada… Hani şu beyaz tenlerini güneşle tanıştırmak için her yıl Antalya’ya akın eden insanların yaşadığı Almanya…

Peki Almanya’da güneş yoksa, bu Almanlar neden sürekli güneş enerjisine yatırım yapıp patent almaya çalışıyorlar?

Çünkü onlar gayet iyi biliyor ki, patent demek gelişmek demek. Patent demek, uluslar arası rekabette 1 adım önde olmak demek. Patent demek, işsizlik demek. Ve evet 86 milyonluk Almanya’da işsizlik %5’in altında. Üstelik işgücüne katılım oranı da neredeyse %80’lerde. Yani hemen hemen 65 milyona yakın insan çalışır halde şu an.

Peki biz bu arada ne yapıyoruz. Herhangi bir plan program ya da bir yol haritası olmadığı için kurtuluşu bireysel ve gayri ahlaki yollarda arıyoruz. Bkz alltaki örnek. (Kişi haklarına saygıdan bazı bilgiler kapatılmıştır…)

 

 

Fikri mülkiyeti bilmeyenler için kısaca durumu açıklayalım. Burada Antalyalı şair! Bildiğiniz Tesla markası için araba üretiminden farklı, değişik sınıflarda tescil başvurusu yapmakta ve demektedir ki; Ey Tesla bu sınıflarda kendi!! Markanı almak istiyorsan bana para ödemen lazım….

Güneşi yılda 20 gün gören Almanlar, güneş enerjisi konusunda patent sıralamasında 3. Durumda. Biz de Avrupa’da İngiltere’den sonra en fazla marka başvurusu yapılan ülkeyiz!!

2025 planı yüzünden Trump’un ticaret savaşı başlattığı bir Çin. Ona karşı savaşan bir ABD. Yılda 20 günlük güneşi olan ama dünyada 3. Sırada olan bir Almanya – yani AB- . Yıllardır ürün ihracatından dış ticaret fazlası veren ve toplum 5.0 kavramını dünya ile tanıştıran bir Japonya…

Türkiye herhangi bir Afrika ya da sıradan bir Ortadoğu ülkesi değil. Önce buna bizim inanmamız ve sadece al-sat ile dünyada var olamayacağımıza ikna olmamız lazım.

Seçim boyunca çok sık duyduk bir üretim ekonomisi lafıdır gidiyor. Güzel bir şey tabii ki üretim ekonomisi olmalı. Ama önemli olan ne ürettiğiniz ve belki de daha önemlisi nasıl ürettiğiniz ve sattığınız. Bu noktada yapacaklarımız -biraz ağır olacak belki ama- gelecekte efendi mi – köle mi olacağınızı belirleyecek.

Türkiye, hemen her şarta kolayca adapte olabilen pragmatik insanlardan ve doğal olarak girişimcilerden oluşan bir toplum. Yer yüzünde toplumsal ve ekonomik safhaların belli kısmını atlayarak var olan son duruma hızla gelebilecek tek bir ülke varsa o da Türkiye’dir.

Ama sürücüsüz araçların, yapay zeka avukatların, bir saat içinde Londra – New York seferi yapabilecek uçak roketlerin, kanseri yenebilecek duruma gelen nano hücresel çalışmaların 5-10 yıl seviyesinde önümüze çıkacağı bir yakın gelecek var.

Geçen hafta Cuma günü resmi twitter hesabımızdan katlanabilen  iPhone telefonun haberini vermiştik. 2020’de piyasada olacak. Ve sanırım bizim de 1-2 milyar dolarımız gene telefona gidecek.

Meşhur Laz fıkrasında olduğu gibi: Yolda yürürken ilerde muz kabuğunu gören Temel, “Ula gene düşeceğuz” der ya…

Bütün bu anlattıklarımız 20 – 30 yıl sonra “Ula bu sefer düşmeduk daa” diyebilmek için.

 

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId