Seviyorsan Bırak, Dönerse Senindir!

Teknoblog.com internet sitesinde Sinan Küstür imzalı bir haber yayınlandı. Haber şöyle;

“Apple ve Samsung arasındaki patent davasında karar çok yakında açıklanabilir

Apple ve Samsung arasında uzun yıllardır devam eden patent davasında nihai karar, önümüzdeki hafta itibarıyla açıklanabilir. 2011’de başlayan davada mahkeme heyeti birkaç kez karar almış, ancak yapılan itirazlar sonucunda kararlar değişmişti.

Mahkemenin Samsung’u suçlu bulduğu gerçeği tüm kararlarda sabit kalsa da, Güney Koreli şirketin Apple’a ödeyeceği tazminat miktarı konusunda yaklaşık 6 yıldır kesin bir hükme varılabilmiş değil.

İki şirket arasındaki hukuk savaşının son halkasında mahkeme tazminat bedelinin hesaplanması konusunda karar vermeye çalışıyor. Bunun için ortada iki farklı yöntem bulunuyor. Birinci yöntemde tazminat bedeli Samsung’un Apple’ın patentlerini izinsiz kullandığı ürünlerden elde ettiği gelire göre hesaplanıyor.

İkinci yöntemde ise Samsung tarafından ihlâl edilen patentin değerine göre toplam gelirden daha düşük bir yüzde verilmesi öngörülüyor. Apple birinci yöntemle hesaplama yapılmasınını savunurken, Samsung ikinci yöntemin doğru olduğunu iddia ediyor.

Davanın hakimi Lucy Koh, geçtiğimiz ay neden birinci yöntemin kullanılması gerektiğini kanıtlamanın Apple’ın yükümlülüğü olduğunu belirtmişti. İlk davada Samsung’un Apple’a 1 milyar dolardan fazla tazminat ödemesine hükmeden jüri ise Koh tarafından Samsung’a karşı önyargılı olarak tanımlanmıştı.”

Bu haberden neden bahsetme gereği duyduk?

Bu haberi size aktardık çünkü; bu hafta sınai haklarda izleme konusundan biraz bahsetmek istedik. Haberle konu çok ilgili gibi görünmese de arada ciddi bir bağ var.

Nasıl mı?

Anlatalım. Marka, patent ve tasarım gibi sınai haklar; hak sahipleri tarafından korunmaları amacıyla ilgili ülkelerin resmi patent ofislerine başvuru yapılarak korunurlar. Ve ülkelerin pek çoğunda (Buna ülkemiz de dahil) bu başvurular, 3. Kişilerin görüşüne açıldıkları bir yayın süreci yaşarlar. Bu yayın süresi boyunca 3. Kişiler yayındaki sınai hakka ilişkin varsa itirazlarını ilgili evrak ve dokümanlar eşliğinde resmi patent ofisinin dikkatine sunarlar. Bu itirazlar duruma göre reddedilir ya da kabul edilir.

Ama bu itirazı yapabilmek için, size ait sınai hakkı mutlaka izlemeniz gerekir. Ancak bir kişi ya da kurumun bu izlemeyi yapabilmesi için ciddi şekilde teknik altyapı ve belki de daha önemlisi önemli bir sınai mülkiyet bilgi ve birikimine ihtiyacı vardır.

Altyapı gereksinimini net olarak sayılarla ortaya koyalım. Ülkemizde marka başvuruları her 15 günde bir yayınlanan resmi markalar bülteninde ilan edilir. Ülkemizde yayınlanan son resmi marka bülteninde 3.800’den fazla marka ilana açıldı. Bir sonraki bültende de aynı sayıda olsa, sadece Mayıs ayında 8.000 markanın kontrol edilmesi gerekir.

Bu çok büyük bir rakam ve sizin hak sahibi olarak tüm bu markaları kendi markanıza benzer mi diye kontrol etme şansınız çok çok az. Bunun için gerekli fonetik ve yazım şekillerini kontrol edebilen özel yazılımlar gerekli.

Bir de tabii, sınai mülkiyeti iyi bilmek gerekiyor. Çünkü hangi markanın sizinkine benzediğine karar vermek ilk anda zannedildiği kadar kolay değil. Süre gelen uygulamalara ve zaman içinde oluşan içtihatlara da hakim olmanız lazım.

İşte bu noktada sınai mülkiyet konusunda çalışan bizim gibi vekiller devreye giriyor ve hak sahibi adına hem alt yapı hem de bilgi sahibi olma sıfatı ile konuyu biz devralıyoruz.

Peki sınai hak izlemesi ile dava arasındaki bağ nedir?

Yayın süresi boyunca yapılacak izleme sonucu size ait sınai hakka benzer ya da bir şekilde bire bir başvuru gerçekleşirse bu durum kolaylıkla tespit edilebilir. Peki yapılan tespit sonrası ne olur? Hak sahibi olarak siz, benzer sınai hakka ilişkin 10 Ocak 2017 tarihinde yayınlanan Sınai Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddelerine dayanarak itirazlarınızı gerçekleştirebilirsiniz.

Ülke resmi ofisi (Ülkemizde Türk Patent ve Marka Kurumu) benzer başvuru hakkında karar vermeden önce yaptığınız itirazı mutlaka göz önünde bulundurmak zorundadır. Hatta yaptığınız itiraz resmi ofis tarafından, benzer başvuru sahibine tebliğ edilip savunması varsa bildirmesini bile ister.

İşte bu süreç genellikle hak sahibi lehine sonuç vermektedir. Ve eğer herhangi bir itiraz gelmezse, benzer olan sınai hak tescile bağlanır. İşte bu noktada yukarıdaki haber yolumuz kesişiyor.

İlgili yayın süresinde itiraz ederek durdurmadığınız benzer hakkı, ancak iptal davası açmak suretiyle iptal ettirebilirsiniz. Bu da herhangi bir itiraza oranla çok da fazla masraflı, uzun ve sonucu hakkında hiçbir şekilde emin olamayacağınız bir süreç yaşayacaksınız demektir.

Mesela örnek haberimizde tazminat talebi hakkında bile 2 farklı bakış açısı oluşmuş durumda.

İşte bu nedenle sınai haklarda tescil önemli. İlk ve çok büyük bir adım. Ancak ilgili hakkın izlenmesi meselesi de zaman içinde en az tescilin kendi kadar önem kazanıyor. Özellikle marka konusunda. Pek çok girişimci anlamı olan bir ibareyi marka olarak tescil ettirmek istiyor. Bu da var olan potansiyel ihtimallerin bir sonu olması nedeniyle gün geçtikçe daha zor hale geliyor.

Örneğin ABD’de günlük hayatta en çok kullanılan 1.000 kelimenin %81’inin çeşitli kişi ve kurumlar tarafından tescille koruma altına alındığı tespit edilmiş.

Son söz: Aşk için sarf edilen anonim bir söz vardır. “Seviyorsan bırak, dönerse senindir”

Sınai haklar içinse tam tersi söz konusu; seviyorsan izle, izlemezsen senin olmaktan çıkabilir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId