Moda = Paris ve Milano… Tesadüf mü?

Görsellik, tasarım ve bu temelde farklılık ortaya çıkartma çabaları neredeyse insanlık tarihi ile başlar. Üretilen görsel yeniliklerin, üreticisi tarafından bir hak olarak görülmesi ve bunun koruma altına alınma ihtiyacı ise, ticaretin gelişmesi ile birlikte insanlığın kafasını kurcalar hale gelmiştir.

Gemilerle mallarını başka coğrafyalara götürüp satmak isteyen tüccarlar bir süre sonra kendi mallarının benzerlerini mal sattıkları yerlerde görmeye başlayınca, o dönemdeki ticaret süreci de ciddi anlamda zarar görmeye başlar. Bu noktadan hareketle görselliğin -bugünkü anlamda- tasarımların korunması fikri ciddi şekilde gündeme gelir.

Bu konudaki yasal ilk düzenlemeleri 1711’de Fransa, 1787’de İtalya, 1787’de İngiltere yapmıştır. Sonra 1800’lü yılların ortasından başlayarak ABD, Almanya ve Japonya gerekli düzenlemeleri yaparak uygulamaya sokmuştur. Günümüzde Milano ve Paris’in en önemli iki moda merkezi olması bu noktadan bakılınca hiç de şaşırtıcı değil. Haklar korunmaya başladıkça ticari olarak değer kazanmaya, ticari olarak değer kazanma da daha fazla insanın o konuya ilgi duyması ve gelişme anlamına gelmektedir.

Diğer sınai mülkiyet hakları konusunda 1800’lerin sonunda bile olsa ilk düzenlemeleri yapan ülkelerden biri olan Osmanlı İmparatorluğu, şaşırtıcı bir şekilde tasarım konusunda hiçbir düzenlemeye gitmemiştir. Bu konudaki düzenleme ve uygulamaların yasal anlamda ortaya çıkışı Türk Patent Enstitüsü’nün kurulmasının hemen ardından, 1995 yılıdır. (Kurum 2017 başında Türk Patent ve Marka Kurumu adını almıştır. ) Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, hem Türk Patent ve Marka Kurumu’nun yapısı ve çalışma prensipleri hem de sınai mülkiyet konusundaki yasal düzenlemeler noktasında Türkiye, gelişmiş ülkelerle aynı şartları taşımakta ve çok benzer mevzuat – yasalarla yönetilmektedir.

Sınai mülkiyet haklarının temelde 3 ana alandan (Marka, Patent, Endüstriyel Tasarım) oluşur. Bu yazıda endüstriyel tasarım konusundan devam edeceğiz. 

Tasarım, bir ürünün tamamının veya bir parçasının çizgi,  şekil,  renk,  biçim, doku,  malzemenin esnekliği ve süslemesi  gibi  insan duyuları  ile algılanabilen  çeşitli  unsur  veya  özelliklerinin  oluşturduğu  görünümdür. Diğer bir deyişle tasarım, bir ürün ya da ürün parçasının görünümüdür.

Sınai mülkiyet anlamında tasarımların en temel dayanağı olan görsel yenilikler hayatımızın tüm alanlarında uygulanır. Bir konfeksiyonun görünümünü oluşturan konfeksiyon dizaynından (moda), bir ayakkabı tasarımına, bir halı deseninden bir otomobil dizaynına, bir süs eşyasından, bir çanta dizaynına, mutfak eşyasından tıbbi aletlere kadar hemen hemen her sektörde görsel yenilikler yapılır.

Özgün tasarımlar sanayinin hızla gelişmesini, rekabet ortamının oluşmasını sağlamakla birlikte tüketicileri bilinçlendirip iyiyi bulmaya ve almaya yönlendirmektedir. Tüketiciler tarafından bilinen ve kullanılan tasarımların dışında, farklı dizayn edilen, yeni ve özgün tasarımlar sahibine ticari olarak bir avantaj sağlar. Bu ticari avantaj haklı bir avantajdır ve en azından tasarımın oluşması için harcanan eğitim ve bilgi birikimi, tecrübe, zaman ve parayı karşılamalıdır. Piyasada sahibine rekabet üstünlüğü veren tasarımlar taklidine imkan verildiği taktirde rekabet üstünlüğünden ziyade rekabetçe dezavantaj verir. Nedeni ise taklitçilerin hiçbir maddi ve manevi değer harcamadan taklit ederek aynı tasarımı daha ucuza üretmesindendir. Bu durum ancak tescil edilerek koruma alındığı taktirde sahibine özgü haklar vermektedir.

Endüstriyel Tasarımın Korunabilmesi için Taşıması Gereken Özellikler

Bir tasarımın belgeye bağlanarak korunabilmesi için aranan iki temel kriter vardır. Bunlardan ilki yenilik ve ikincisi ise ayırt ediciliktir. Her iki kriter paranın her iki yüzü gibi birbirine bağlıdır.

  • Yenilik; Önceden hiç bilinmeyen ya da bilinen bir çözüm üzerinde çalışılarak, değişik yorumlar, yaklaşımlar ve detay çözümlemeleri ile farklı bir ürünün ortaya konulması yenilik olarak değerlendirilir. Yenilik değerlendirilmesinde, ortak özellikler öncelikle ele alınır ve küçük ayrıntılarda farklılık yenilik olarak değerlendirilemez. Yeniliğin belirlenmesinde, söz konusu tasarımın daha önce hak sahibi tarafından ya da başkaları tarafından kamuya sunulmuş olup olmadığına bakılır. Yenilik, mutlak anlamda ele alındığından, bir tasarımın benzeri daha önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmuşsa söz konusu tasarımın yenilik özelliği ortadan kalkmış demektir.

 

  • Ayırt Edicilik; Koruma talep edilen bir tasarımın, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile benzer olduğu iddia edilen ve kıyaslanan herhangi bir başka tasarımın, böyle bir kullanıcıda bıraktığı genel izlenim arasındaki belirgin farklılık ayırt ediciliktir. Bilgilenmiş kullanıcı, ne normal bir kullanıcıdır, ne de uzman bir kişi. Bilgilenmiş kullanıcı, söz konusu tasarım hakkında bilgi sahibi olan ve daha önce o ürünü kullanmış ve ürün hakkında deneyim sahibi olan kişidir. Örneğin, bir tül perde deseninin bilinen sarmaşık dalı ve üzerindeki çiçek tasarımları kombinasyonu ile tasarlandığını varsayarsak; tasarımı oluşturan unsurların her bir elemanı ayrı ayrı yenilik vasfını taşımasa dahi oluşturduğu kombinasyon ile tasarım, genel izlenim itibariyle bilinen diğer tasarımlardan farklı, ayırt ediciliği olması durumunda koruma sağlanabilecektir.

Kamuoyunda yaygın olarak bilinen bir yanlışı da burada düzeltmek isterim. Endüstriyel tasarımlarda ayırt edici nitelik kriteri; ürün üzerinde yapılacak “8” (sekiz) değişiklik veya “%35” oranındaki farklılık şeklinde algılanmaktadır ki bu yanlış düşüncenin herhangi bir kanuni dayanağı yoktur. Yani tescille korunan bir tasarımın 3-5 yerinde değişiklik yaparak kullanmak mümkün değildir. Tasarımın, bilgilenmiş kullanıcının net olarak “bu iki tasarım birbirinden farklıdır” diyebilmesini sağlayacak kadar değişik olması gerekmektedir.

Yeni ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar müracaat tarihinden itibaren “5” yıl koruma altına alınmaktadır. Bu süre beşer yıllık dönemlerde yenilenmek kaydıyla, 25 yıla kadar uzatılabilir.

Tasarım hakkının sahibi tasarımcı veya onun hukuki halefleridir. Ücretli olarak hizmet veren çalışanların, işlerini görürken tasarladıkları tasarımların sahibi hizmet ilişkisi nedeniyle, onları çalıştıranlardır. Bu gibi konularda çalışan, yapılan tasarımın önemine göre değerlendirme sonucunda saptanacak bir bedel alma hakkına sahip olabilmektedir.

Gerçek ve tüzel kişiler tasarım hakkı talebinde bulunabilirler. Tasarım hakkı sahibi, tescile konu tasarımı üreten, piyasaya sunan, satan, ticari amaçla kullanandır. Tasarımcı, tasarımı gerçekleştiren ürünü tasarlayan kişidir. Tasarım hakkı talep edenle tasarımcının farklı kişiler olması durumunda aradaki ilişki başvuru sırasında beyan ile belirtilir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId