Masum Bir Oyun Arkadaşı Mı, Yeni Dünya Düzeni Mi?

Dünyanın büyük bölümünde Corona virüsü Covit-19 nedeniyle olağanüstü bir durum söz konusuyken, bazı alanlarda hayat aynen kaldığımız yerdeki şekliyle devam ediyor.

Dünya bambaşka bir yer olacak yaygın söylemine rağmen, daha önce tasarlanan planlar, stratejiler ve uygulamalar hiç ara vermeden aynı hızda devam ediyor. Görünen o ki, bazı şeyleri olumlu olduğu varsayılan yöne doğru çevirmek pek de söylendiği kadar kolay olmayacak.

Bize bu tespiti yaptıran, bu hafta bazı kaynaklarda gördüğümüz bir patent haberi… Haber özetle şöyle:

Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden bir tanesi olan Sony robot oyun arkadaşları için patent başvurusunda bulundu ve bu başvurusu kabul edildi.

PlayStation oyunları ile önemli bir başarı elde ederken şimdi de oyuncular için oyun arkadaşı çalışmalarına başladı. Oyun oynarken birçok kişi, yanında kendi duygularını anlayabilecek oyun arkadaşları ister. Oldukça doğal olan bu talebe Sony kulak tıkamadı. Şirket insanların birbirinden eğlenceli oyunlar oynarken, onları anlayabilecek bir robot ile vakit geçirmesini sağlayacak.

Şirket tarafından geliştirilen bu oyun arkadaşı sevimli gözlere ve uzuvlara sahip bir yapıda. Bu oyun arkadaşlarının insanlardan tek eksiği gözlerinin olmaması.

Sony oyuncular için tasarladığı bu robotlara, duygulara tepki verebilme özelliği ekledi. Böylece oyuncu nasıl bir duygu içerisinde olursa olsun, robot buna tepki verebilecek. Bu gerçekten de devrim niteliğinde olabilir. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi tekniklerin kullanılacağı robotlarda daha başka bazı özellikler de yer alacak.

En önemli iki özelliği bu oyun arkadaşlarını daha işlevsel kılıyor. Robotlar oyuncularla karşılıklı oynama yeteneğine de sahip olacak.

Eminiz siz de sosyal medya veya başka kaynaklardan şöyle mesajlara maruz bırakılmışsınızdır: Ya evden çalışmak ne güzel, online eğitim de oluyormuş, ofislere falan ne gerek var, çalışanlar zaten mesailerinin belli bir bölümünde çalışıyordu, trafikte kaybedilen zaman vb..

Elbette çalışma şartları ve kültürü ya da her anlamda iş yapış biçimi her daim sorgulanmalı. Bunun sonucunda, bir biçimi komple kaldırıp atmak da söz konusu olabilir.

Ama bir ihtimal daha var…

Neden çalışma şartlarını düzeltmeyi denemiyoruz? Neden trafik sorununa kalıcı çözümler üretmiyoruz? Mesela neden bir teknoloji firmasını çocuklarımıza robot arkadaşlar yaparsa bunun ticari bir ürün olarak değerli olacağını düşündürüyoruz da; çocuklar bir arada olmazsa nasıl sosyalleşecekler, otorite ile ilişki kurmayı, kavgayı ya da paylaşımı nasıl öğrenecekler diye düşünmüyoruz? Ya da gelir adaletini nasıl sağlarız ki, her çocuğun önüne benzer güçte bilgisayarlar koyabilelim ve online eğitim alabilecek internet altyapısı sağlayabilelim?

Mesela bu Corona salgını bittikten sonra eskisi gibi atlayıp istediğimiz ülkeye turistik seyahat yapabilecek miyiz? Yoksa vize başvuru evraklarının arasına konsoloslukların anlaşmalı hastanelerinden alınacak check-up raporları da mı eklenecek? Daha iyisi, derimizin altına konulacak (İsveçte 3.000 kadar denekte halen uygulanmakta…) çip aracılığıyla zaten kapıdan geçerken konsolosun önüne mi düşecek sağlık durumumuz?

Doğrudur, patent teknik bir soruya verilen cevap karşılığı ödül olarak 20 yıl süre ile cevabın sahibine tekel hakkı tanımaktır.

Ama gördüğünüz gibi bir patent, tam da gezegende yaşayan 7 milyardan fazla insanı etkileyecek sorun ya da çözümlerin de başlangıç noktası olabilir. Şimdilik sadece felsefi olarak görünse de, kısa zamanda fiziki olarak önümüze geleceğine emin olabilirsiniz.

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId