Kapıyı Açan Robot, Sürücüsüz Araba, Nereye Gidiyoruz Baba?

Şu son 3 – 5 yılda hayatımıza giren yeniliklere kabaca bir bakalım istedim. Artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik, sürücüsüz araçlar, uçabilen kara taşıtları, DNA sarmalının çözülmesi, giyilebilir teknolojiler, yenilenebilir enerji kaynakları, pazarlamada video içeriklerin gelişimi, big data denilen büyük veri ve yönetimi, yapay zeka, dronelar, biraz kavramsal olacak ama post truth denilen gerçek ötesi…

Diyebilirsiniz ki “Kardeşim bunlar benim hayatımda yok ki, sen ne anlatıyorsun?”

Aslında bu hafta tam da anlatmak istediğim bu. Dünyanın bir tarafında bilim tekrar ciddi şekilde yükselişte ve alınan mesafeler inanılmaz boyutlara ulaştı. Artık ABD’de otonom araçlar yolda test edilir vaziyette, Amazon isimli perakende şirketi dronelarla mal siparişini devreye aldı, Kuzey Avrupa ülkeleri bir bir benzinli araç lisanslarına son verecekleri tarihleri açıklamaya başladı. Üstelik, 30 yıl 40 yıl değil en fazla 15 yıl içinde benzinli araçlar bitecek gibi görünüyor.

Bütün uzmanların üzerinde birleştiği nadir konulardan biri, insanlık tarihi boyunca oluşan medeniyetin daha fazlası 1950’den sonraki 40– 50 yılda aşıldı.

Naçizane iddia ediyorum ki, 10 yılda bu rakam 2’ye katlamıştır.

Peki ne oldu, nasıl oldu da 1980 – 90’lar boyunca pop kültürün elinde kavrulan dünya bir anda zıpladı.

Cevabı kendi çerçevemizden bakınca çok net görebiliyoruz. Ve buradan hayatın sırrını veriyoruz:

Nitelikli, sonuç odaklı Ar – Ge, patent ve bunlar üzerinde yükselen markalar bu işin sırrı.

Atılımda olduğunu gördüğünüz her ülkeye biraz daha yakın plandan baktığınızda, devletin şekillendirdiği, yol gösterdiği, planladığı ve ilk ivmeyi verdiği bilim – sanayi işbirliğini görüyorsunuz.

Ardından tüketiciyi anlamaya çalışan işletmeler ve bu sonuçlar doğrultusunda ortaya çıkan nihai ürünler görüyoruz. Henry Ford’un efsane bir sözü vardır. “Sadece müşterilerimi dinleseydim, daha hızlı atlar yapmam gerekirdi. “

100 yıl öncesi için son derece doğrudur. Ama artık sadece müşteriyi dinlemek, dinlememek meselesi değil konu. Dinlemenin ötesinde müşterinin beyninin en gizli yerlerindeki tüketim ihtiyaçlarını tespit etmek, ortaya çıkarmak gerekiyor. Ne yapsam satılır devri kapandı. Ne isterler acaba onu yapayım devri başladı.

Bugün yüzlerce şirketin Ar-ge bütçelerinin pek çok devletin bütçesinden fazla olduğunu görüyoruz. E bu bütçelerin çıktıları da ürün olarak ortada. Tesla araba, Iphone telefon, Amazon, Periscope vb.

Bu ürünlerin tamamı ciddi planlanmış Ar-ge çalışmaları ve hepsinin üzerinde yüzlerce patent belgesi var. Hatta bir adım öteye gideyim, bu ürünler daha beyin fırtınası safhasındayken, önce konu hakkındaki patentler incelenir ve koruma kapsamları neye müsaade ediyor önce bunun analizi yapılır.

Çok da teknik konularla sizi boğmak istemem. Bu bilimsel ilerleme ve sonuçları olan nihai ürünler inanılmaz bir hızla dünyanın bir tarafındaki insanların hayatlarına giriyor. Tıpkı internet ya da daha önce elektrik ya da telgrafta olduğu gibi biz istemesek de bizim hayatlarımızın da merkezine oturacak.

Hepimiz bir adaya taşınıp dünyadan izole halde yaşayamayacağımıza göre üzerimize gelen bu gelişme bulutuna adapte olup, sadece iyi – kötü kullanıcı değil; önemli bir üretici durumuna gelmemiz bunlarla ilgili markalar çıkartmamız gerekiyor.

Bu atılımı da sadece kişi ya da işletmelerin kendi başlarına yapabileceklerini beklemek ya da umut etmek hayal bence.

Siz bakmayın tek tek okuduğunuz garajdan milyar dolara ulaştı vb. haberlere. Emin olun gayet ne yaptığını bilen ve girişimcisini ne tarafa yönlendireceği konusunda planı olan devlet yapıları bu girişimleri destekliyor. Hem unutmayın, bizim kültürümüzde evlerin garajları yok 😊

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId