Ekonomiye “Tombul” Destek

Geçen hafta Giresun tombul fındığı için FİSKOBİRLİK, Giresun Ticaret Borsası, Giresun Üniversitesi ve Fındık Araştırma Enstitüsü’nün AB coğrafi işaret tescil belgesi alabilmek için AB Komisyonuna başvurduğu haberini okuduk.

Bu haber bizde epey bir sevinç yarattı. Çünkü, sınai mülkiyet alanında çalışmaktan öte ülkemiz için de doğru kullanıldığında ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz bir gelir kaynağı için atılan önemli bir adım olduğunu farkındayız.

Nasıl, ne ilgisi var derseniz anlatalım.

Coğrafi işaret; Belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaretlerdir.

İlgili bölge ya da ülkelerin kültürel zenginliklerini de gösteren coğrafi işaretler, aynı markalar gibi tescille koruma altına alınabilir. Lisanslama yoluyla hak sahibi tarafından ticari anlamda farklı girişimcilerin kullanımına açılabilir.

Uşak Halısı, Gemlik Zeytini, İznik Çinisi, Çorum Leblebisi ülkemizde tescilli olan coğrafi işaretlere örnektir.

Coğrafi işaretler de tıpkı diğer sınai haklar gibi, tescil işlemi tamamlanan ülkelerde korunmaktadırlar. Bu nedenle coğrafi işaretler de patentler, markalar ya da tasarımlar gibi yurt dışına müracaat edilerek koruma altına alınmalıdırlar.

Giresun tombul fındığı için yapılan AB başvurusunun sınai mülkiyet açısından önemi böyle. Ancak daha önemli olan konu, coğrafi işaretlerin sağlayacağı gelir kalemi.

Tabii iyi yönetilirse.

Klasik örnekler olacak ancak klasik olmaları doğru olmalarını değiştirmiyor. AB ülkeleri tescille korudukları coğrafi işaretleri üzerinden 75 milyar Euro değerinde bir pazar yaratıyor. Çoğu peynir ve şarap olmak üzere Fransa coğrafi işaret unvanı taşıyan ürünlerinden her yıl 18 milyar Euro gelir sağlıyor.

İtalya 293 ürünle 7 milyar Euro gelir sağlıyor. Sanırım hepiniz duymuşsunuzdur. Seylan Çayı diye bilinen çay, Sri Lanka’ya 1,5 milyar Euro gelir getiriyor.

Bizim şeker fasulyemiz bile coğrafi işaret olduktan sonra ihracat fiyatında 2,5 kat artış sağladı.

Bu konuda dünya çapında üreticileri ve coğrafi işaretin tarafı olanları bir araya getiren Origin isimli bir sivil toplum örgütü bile var. Her yıl çeşitli etkinliklerle coğrafi işaretin önemini vurguluyor, ilgilileri bir araya getiriyor ve coğrafi işaretin ekonomik değer olmasının önündeki engelleri kaldırmak için dünya çapında üreticileri bir araya getiriyorlar.

İşte bu kadar kıymetli bir kavram coğrafi işaret. Üstelik ülkemiz coğrafyası sahip olduğu kültürel ve tarımsal geçmiş nedeniyle coğrafi işaret açısından bir cennet. Uzmanlar sadece Türkiye’de 2.500 – 3.000 arası coğrafi işaret değeri taşıyan ürün ya da özellik olduğunu söylüyor. Bu sayı bütün Avrupa’nın 2 katından fazla.

Tescil tabii ki çok önemli ama bir o kadar önemli olan konu da Coğrafi İşaret’i ekonomik değer taşıyan bir ürün haline getirmek. Bu konuda yapılması gerekenleri de kafamız yettiğince sıralamaya çalışalım:

  1. Önce bu değerlerin tespiti ve haritalanması gerekiyor
  2. Üretim yapacak kişi ve kurumlar bir araya getirerek birlikler oluşturulmalı
  3. Her ürün için ayrı ayrı yurt içi ve yurt dışı kapasite raporu çıkartılmalı. Çünkü fazla üretim değer ve motivasyon kaybı yaratır.
  4. Finans kurumları bu girişimler için özel kredi ya da destek biçimleri oluşturmalı.
  5. Her ürün için ayrı ayrı çalışacak pazarlama grupları oluşturulmalı
  6. Büyük ve zincir marketlerimiz bu ürünler için özel raflar açmalı (Burada Metro’nun hakkını vermek gerekiyor. Potansiyeli ilk keşfedip hayata geçiren onlar oldu. Pişman olduklarını sanmıyoruz….)
  7. Origin türü birlikler ve diğer yabancı üreticilerle bir araya gelinmeli ve imalat- pazarlama-satış ağları oluşturulmalı.
  8. Her ürün için üretim ve tedarik zincirini oluşturan halkaların fiziki olarak mümkün olan en yakın mesafeye gelmeleri sağlanmalı. Yabancıların “Cluster” dedikleri kümelenme stratejisi uygulanmalı.
  9. Mesela sadece bu ürünlerin oluşturduğu menülere sahip restoranlar açılabilir.
  10. Ünlü şeflerin bu ürünlerle hazırlayacakları değişik yemekler popülariteyi artırabilir. Kamu yayıncılığı bu konuda büyük avantajımız olabilir. Coğrafi işaretlerle yapılan bir yemek – sohbet programı bu ürünlere olan ilgiyi artırabilir.
  11. Taklit ya da benzerlere karşı ciddi bir kontrol sistemi kurulmalı. Ülkemizde hemen herkes özellikle de Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Bursa gibi şehirlere çeşitli zamanlarda göç etmiş. Ve halen geldikleri yerlerle bağları var. Hepinizin de bir takım şehirlerin ürünlerini size ya da arkadaşlarına “organik” adı altında gönderen akrabaları vardır.
  12. Coğrafi işaretlerde en önemli konu tescil sırasında beyan edilen ve ürünün üretim şart, malzeme veya biçim bilgisini taşıyan standartları harfiyen korumaktır. Coğrafi işaret aynı zamanda bir standartlar belgesidir. Ve herhangi bir şartta gevşeme ya da değişikliğe izin verilmemelidir.
  13. Yukarıda sıralanan gelir miktarları baz alındığında Coğrafi İşaret’in bir memleket meselesine dönüştürülmesi ve içerik olarak değilse de sahip çıkma disiplini olarak bizim çocukluğumuzdaki “yerli malı haftası” şeklinde sürdürülmesi gerekmektedir.

Bazen ileri gitmek için bir adım geri atmalısınız der bazı filozoflar. Bizim de binlerce yıl geriden gelen bu zenginliklerimiz, günümüzde muhtemel kıtlıkların konuşulduğu dünyamızda ileri doğru atacağımız en büyük adım olabilir.

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId