Suçlu Patent mi Yoksa Aynaya mı Bakmalıyız?

 

Bir süredir dünya çapında aşı üretiminin yeterli seviyede olmaması nedeniyle sıkıntı yaşanıyor. Bazı uzmanların ilaç şirketleri ve aşı konusunda çalışan firmaları suçladığını görüyoruz.

Bu suçlamaların temelinde, ilgili firmaların neden aşı konusundaki çalışmalarına ait patent- know how ve diğer bilgileri, tüm dünya ile paylaşmadıkları var. Bu söylem sıklıkla dillendirilmeye başlandı.

Talep şu: aşı üretebilen firmalar bu bilgileri herkesle paylaşsınlar ve patent haklarından vazgeçsinler. Böylelikle, genel manada aşı üretebilen her ülke her kurum da bu bilgilerden hareketle aşıyı dünya çapında üretsinler ve her yere kolayca yayılsın.

Biraz daha ileri gidenler; ilaçta patent neymiş, bu konuda bilgi saklamak olmaz, herkesle hemen paylaşılmalı gibi söylemlere sahipler.

Yavaş yavaş patent kavramı suçlanır hale gelmekte.

Yaşadığımız durumda suçlu gerçekten patent mi? Yoksa konu insanın aç gözlülük üzerinden kendisi ve çevresiyle kurduğu ilişki ve buradan hareketle oluşturduğu ekonomik sistem mi?

Özellikle ilaç gibi yasal düzenlemelerin çok keskin ve bu nedenle de üretim süreçlerinin hem çok uzun hem de çok pahalı olduğu iş alanlarında patent üretmek inanılmaz pahalıdır.

Bir konuda pek çok çalışma aynı anda başlar ve bunların sadece bir ya da iki tanesi başarıya ulaşır. Dolayısıyla tüm üretim sürecinin emek ve maliyeti de bu başarılı ürünün fiyatına yansır.

Hiç kimse ya da hiçbir firma ilk denemesinde ve sıfır fire ile başarıya ulaşamaz. Bu proses en iyi, dolayısıyla pahalı uzmanlar tarafından olabilecek en ütopik şartlarda yürütülmektedir. Ar-ge, üretim, depolanma, lojistik, dağıtım uzatmayalım tüm aşamaların hemen hemen dünyadaki en pahalı üretim süreçleri bu sektördedir.

Devasa ilaç şirketlerini (Hatta yerine göre kartellerini, tröstlerini) savunuyor değiliz. Ancak bir uzmanın, bir firmanın bu kadar kısa sürede bu kadar zorlu bir virüse karşı aşı üretebilmesi için de uzun yıllardır bu konuda çalışıyor olması gerekiyor.

Bizde Hıfzıssıhha, Almanya’da Robert Koch Enstitüsü, Fransa’da Pasteur Akademisi bu süreçte 100 yılı bulan geçmişleri nedeniyle sıklıkla dile getirildi.

Yani dün başlayıp bugün de pandemiyi durduracak aşı yapmak mümkün değil. Yıllarca çalışmak ve bir altyapı sağlamak gerekiyor. Bunun da bu işe gönül koyanlar için ciddi maliyetleri var.

Dolayısıyla bunun birisi tarafından ödenmesi gerekiyor.

İşte kritik nokta da burada başlıyor. Kabahat patentte değil, temel değer yargısı olarak dünya üzerinde tek geçer akçeyi “para” olarak kurgulayan ve “paran yoksa öl zaten” fikrini dillendirmese de uygulayan fikri hakim kılan sistemdir.

Bugün aşı için kopan patent paylaşılsın fırtınası; Afrika’da açlıktan ölen insanlar için ekmek paylaşılsın ya da Yemen’de – Asya’da bebekler ölürken savaş neden durdurulamıyor diye de kopartılmalı sanki.

Amaç çalışıp çabalayan sonunda da bir şey üretip patent alıp yeni şeyler üretmek için kaynak yaratanı  dövmek değil, gezegende herkesin belli bir standartta yaşayabileceği bir ekonomik – siyasi sistem yaratmak olmalıdır.

Dünyanın en zengin %1 ‘i tüm gelirin % 50’sini aldığı sürece, bizler sürekli bağırmak zorunda kalacağız. Konu bugün patent, ilaç; yarın su ya da hava olacaktır.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Facebook

LinkedId